Sadece sistem temaları değil, Technic de çok yakın bir tarihte, 1977'de başlamıştı. 1978'de ilave setler ile birlikte bu tema da yürüdü gitti. Bugün Technic benim için tanınmaz halde ama adına yakışır tasarımlarla devam etmekte. Peki ikonik midir bu seneki setler gerçekten? Hatırlanacak değerde midir? Bir bakmak lazım...
374: Fire Station'ın sarı duvarları sayesinde bugün alıştığımız itfaiye istasyonu setlerinden farklı bir görünüşü vardı. Gene de dikkat ederseniz itfaiye binasının temelde yapı olarak bugünki setlerden çok da farklı olmadığını görebilirsiniz. Küçük bir ofis kesimi, iki kapalı garaj ve yüksek bir kule neredeyse bütün itfaiye setlerinin ortak noktasıydı. Bu setin sevdiğim yanı ofis tarafının açılarak içeride oynamaya imkanı vermesiydi. Böyle güzel sürprizler diğer Lego setlerini de keyifli kılan bir özellikti. Araç tasarımları biraz ilkel görünse de, eskiden üstü açık itfaiye kamyonları olduğunu bildiğim için çok da aykırı bir durum olmadığını söyleyebilirim. Kısa bir not düşeyim, kırmızı olarak Amerikan versiyonu da üretilmişti aslında, ama sarı hali kesinlikle daha hatırda kalıcı bence.
375-2: Castle Castle temasında resmen ilk ve tektir. Eşsiz ve benzersizdir. Bir daha ne sarı bir kale gelmiştir, ne de gelme şansı vardır. Artık sarı parçalar kale temalarında süsleme elemanı olarak veya aksesuar olarak kullanılmaktadır. Peki bu renk olarak hiç hiçbir gerçekçiliği olmayan, tahta atlara binen şövalyeleri ile içi boş bir kabuktan ibaret olan bu setin çekiciliği nerden gelmektedir? Resme bir daha bakın derim, şu yemyeşil çimenlerin üstünde yükselen sarı duvarlar ve tatlı tatlı gülümseyen minifigürler sizin de içinizi ısıtmıyorsa neden Lego'ya merak saldınız?
376-2: House withGarden tamda eski Türk filmlerinde bahsi geçen küçük, yeşil panjurlu, bahçeli bir evdi. Bahçesinde çocuklar oynamıyordu belki ama çok hoş bir mangalı vardı. Aynı İtfaiye İstasyonu gibi bu evin de açılır kapanır bir yapısı vardı. Hatta açıldığında ev daha büyük görünüyordu. İlerleyen dönemde Lego bu özelliği nedense diğer ev setlerinde kullanmadı. İlginçtir, emeklilik vaktim yaklaşırken bu tarz setlere karşı ilgimin arttığını fark ettim.
493: Space Command Center 1970'lerde uzay üssü dendiğinde akla gelen tüm öğeleri içinde barındırıyordu: Büyük ekran monitör, antika bilgisayarlar, kameralı keşif araçları ve çanak antenler. Benim favori tasarımım ise kesinlikle dönemle özdeş sci-fi koltuklar. Sırf o koltuklar için bile bu set hatırlanmaya değer.
948: Go-Kart çalışan bir silindiri ve direksiyon kontrolüyle Technic'in en temel setlerinden biriydi. Yapıtaşıydı adeta. Lego'nun en sıkıştığı dönemlerde Go-Kart benzeri setlere başvurduğunu pek çok kez gördüm. Bu dönemin belki de en ilginç yanı sistem parçalarının da neredeyse Technic parçaları kadar setlerde kullanılmasıydı. Bu setin abartısız Technic yanı onu benim için her zaman unutulmaz yapacaktır.
Bu yazı neden bu kadar uzun sürdü bilmiyorum. Belki seriyi sonlandırmak istemediğimdendir. Belkide başlangıç yılı olduğu için fazla üstünde düşündüm ve gereksiz uzadı süre. Sorun her neydiyse başlayan herşeyin bir sonu olmalıdır. Setleri hatırlamaya tersten başlamış olabilirim, ama esas hatırlanması gerek setler zaten en eski olanlar değil midir? Yenileri zaten yeni. Komik olan şey ben 2000 yılından sonraki setleri yeni dönem setler olarak nitelerken fark ettim ki 20 sene geçmiş bile. 2010 setleri bile gözüme ultra moden görünürken onların da üstünden çoktan on seneyi aşkın süre geçmiş. Zaman kimse için geri gitmiyor ama en azından yaşadığımız, sevdiğimiz anılarımızı hatırlamaya bir engel yok. Benim anılarımın bir kısmını da zaten bu yazılarda bahsettiğim setler doldurmaktadır, ister almış olayım, ister kaçırmış. Benim için keyifli bir yolculuk oldu geçmişe.
Bir süre, aklıma yeni fikirler gelene kadar biraz ara verebilirim. Lego dolu yılların hiç bitmemesi dileğiyle...